Paylaşmanın, rahmetin, yardımlaşmanın simgesi aşure günü, Osmanlı devrinde bayram havasında geçerdi. Sarayda hazırlıkların 1 yıl evvelce başladığını söyleyen Ulusal Saraylar Sofra Kadroları Koleksiyon Sorumlusu Ömür Tufan, sunumun da en özel kaselerde yapıldığını anlattı. Tufan, “Hazırlıkların başında kilerci başı olurdu. Aşureye eklenecek eserler nerede meşhursa oradan getirtirdi. Örneğin hurma Mısır’dan tedarik edilir, kalaylı bakır kazanlarda pişirilirdi. Muharrem ayının 9’unun akşamı helvacı başı ve grubu ile birlikte hummalı bir çalışma başlardı. 10’unda sabah erken saatlerde aşure kazanlarda pişmeye başlardı.” dedi.
TESTİSİ İPEKLERE SARILIRDI
19 ÇEŞİT MATERYAL KATILIRDI
İçine eklenen materyallerin periyoda nazaran farklılık gösterdiğini belirten Turan, “Örneğin, Pertevniyal Valide Sultan, aşure konusunda çok hassas davranırdı. 19 çeşit gereç kullanarak aşure yaptırırdı. İçerisine çekirdeksiz üzüm, sakız baklası, Mısır hurmasının yanı sıra misk ve gül suyu katılarak güzel bir koku verilirdi. Pişen aşureler, 16. yüzyılda Topkapı Sarayı’nın avlusunda, 19. yüzyıl ortalarında ise Yıldız Sarayı’nda bulunan Hamidiye Camisi’nde kazanlarla halka dağıtılırdı” dedi.