Heritage İstanbul, Kültür Yolu Şenliği kapsamında İstanbul Fotoğraf ve Heykel Müzesi’nde stant ve bir dizi konferans gerçekleştiriyor. Mayıs ayında 6.’sı düzenlenen Heritage İstanbul Fuarı özel kesime hitap ederken, şenlikte öğrenciler ve kesimde çalışanlara yönelik programlar yapılıyor. Müzecilik alanında yurtiçi ve yurtdışından olmak üzere birçok duayen isim hem standa katıldı hem de 11 Haziran’a kadar sürecek söyleşilerde yer alıyor. Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan’la Türkiye’de ve dünyada müzeciliğin yanısıra Heritage İstanbul’un emellerini konuştuk.
– Heritage İstanbul, Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde neler yapıyor?
Heritage İstanbul kültür mirası üzerine kurgulanmış müzecilik, onarım, arkeoloji ve kütüphanecilik alanlarını kapsayan bir sektörel tertip. Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde üst seviye bir tertipten fazla herkesin gelip dinleyebileceği bir grup konferanslar ve stantla yer aldık. Türkiye’den ve milletlerarası alandan müzeciliğe dokunmuş duayen isimleri hem konferanslarımızda hem de bu kapsamda yapacağımız stantta ağırlamak istedik. Stant kısmında 11 ülkeden 19 dizayncı ve mimar 42 yapıtıyla var. 11 Haziran’a kadar sürecek etkinliklerimizde 14 farklı konuşmacımızın söyleşileri yer alıyor.
ZENGİN BİR POTANSİYELİMİZ VAR
– Heritage İstanbul’un çıkış dinamiğinden de biraz bahsedebilir misiniz?
Ülkemiz potansiyel olarak kültürel miras manasında dünyada açık orta önde. Antik devirden günümüze kadar birçok yapımız var. Arkeolojik hafriyatlar ve müzecilik de o denli. Envanter olarak baktığınızda Avrupa müzeleri Türkiye’den giden yapıtlarla dolu. Münasebetiyle çok güçlü bir potansiyelimiz var. Lakin ne yazık ki bunun sanayisini ve dünyadaki standartlarını, nitelik olarak da nicelik olarak da yakalamış değiliz. Bu açığı görerek 2014’te bir müracaat şurası oluşturarak 2015’te birinci Heritage İstanbul Fuarı’nı yaptık.
YENİ MÜZECİLİK ANLAYIŞI
Dünyadaki müzecilik anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müze, bizim çocukluğumuzda önünden geçerken oraya değme buraya dokunma denilen itici bir alandı. Dünyadaki yeni müzecilik yahut sergileme tasarımı özellikle çocuklardan başlayarak insanı içine alan ve interaktif olunması istenen bir ekip eklemelerle gelişiyor. Stant yalnızca bir objeyi vitrinin içine koyup aydınlatmak ve yanına bilgi yerleştirmek değil, o objeyi yaşanır hale getirmektir. Dünyadaki müzecilik anlayışı, interaktif olarak seyrediyor ve bu, müzenin dışından başlayıp içine kadar bütün duyulara hitap ediyor. Türkiye’ye de bunlar artık yavaş yavaş geldi.
ENVANTER ZENGİNİYİZ
– Müzecilikte hangi noktadayız pekala?
2023’e kadar yalnızca bakanlığa bağlı 200’ün üzerinde müzenin onarımı ve tekrar kurgulanması gündemdeydi. Şimdiye kadar önemli bir yol kat edildi. Bir ülkede 200 müzeye yetecek envanterin olması bile muazzam. Zira Avrupa yahut Amerika’da önemli paralarla gezdiğimiz müzelere baktığımızda, birçok envantersiz. Etkileşim ve interaktif olmasıyla insanları oraya çekiyor. Bizim envanteri olan müzelerimizin onlardan zati bir artısı var. Dizaynda ve tabi pazarlamada muhakkak kriterleri aştığımız vakit bence müzeciliğin önünde hiçbir şey duramaz.
