Yapılan sayımda, ülkede yeni anayasanın yürürlüğe girmesini isteyenlerin oranı yüzde 38,1, istemeyenlerin oranı ise yüzde 61,9 olarak belirlendi.
Böylece, diktatör Augusto Pinochet devrinde hazırlanan ve birçok defa revize edilen mevcut anayasa yürürlükte kaldı.
Şili’de hazırlanan yeni anayasa, devlet çalışanlarının yarısının bayanlardan oluşması, ülkedeki 11 yerli topluluğun tanınarak Şili’nin “çok uluslu ülke” olarak tanımlanması, cumhurbaşkanı adayı olma yaşının 35’ten 30’a düşürülmesi, kürtajın yasal hale getirilmesi, Senatonun kaldırılması ve yerine Bölgeler Meclisi kurulması, su kriziyle uğraş için su kaynaklarına “sahiplenilemez” statüsü verilmesi ve Ulusal Sular Ajansı kurulmasının da ortalarında bulunduğu 388 unsurdan oluşuyordu.
Yeni anayasa, Ekim 2020’de anayasanın yine yazılıp yazılmaması için yapılan referandumla kararlaştırılmış, 2021’deki belediye seçimlerinde yeni anayasayı yazacak heyet halkın oylarıyla seçilmişti.
“Diktatörlük rejiminin mirası”
Şili’de Ekim 2019’da başlayan ve beş aydan fazla süren yağma, şiddet olaylarına neden olan ve “sosyal patlama” ismi verilen hükümet aykırısı şovlarda, anayasanın yine yazılması protestocuların esas isteklerindendi.
Diktatör Pinochet devrinde yazılan Şili anayasası, halkın bir kısmınca “diktatörlük rejiminin mirası” ve “eşitsizliğin temel kaynağı” olarak bedellendiriliyor.
Anayasa’nın, Pinochet eliyle yapılan özelleştirmeler ve özelleştirme teşvikleri nedeniyle kâfi sıhhat, eğitim ve emeklilik imkanı sağlamayan ekonomik sistemi koruduğu düşünülüyor.