15 Temmuz Derneği ve Bahçelievler Belediyesi tarafından hayata geçirilen, “15 Temmuz Beste Yarışması”nın müracaatları başladı. 15 Temmuz ruhunu yansıtan eserler besteleyen sanatkarları bir çatı altında toplanması hedeflenen müsabakaya profesyonel, amatör fark etmeksizin tüm bestekarlar ve müzik kelamı muharrirleri katılabiliyor. Sanatkarlar on5sifir7besteyarismasi.com adresinde bulunan iştirak formunu doldurarak yapıtlarını Mp3 ya da M4a formatında yükleyebilecek. 15 Mart 2023 tarihine kadar bu sayfada toplanan besteler 5 kişilik bir ön heyetin süzgecinden geçecek.
Seçilen eserler daha sonra heyet koltuğunda oturan Mustafa Şen, Elif Buse Doğan ve Yücel Arzen üzere değerli isimlerin bulunduğu 5 kişilik ana heyete sunulacak. Ödül kazanan eserler Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılının temmuz ayında düzenlenecek aktiflikte açıklanacak. Yapıtlardan finale kalmaya hak kazanan 8 eser için, profesyonel aranjör tarafından bir albüm hazırlanacak. Birinci olan yapıta ise 50 bin, ikinciye 25 bin, üçüncüye 15 bin, finale kalan başka 5 yapıta de düzenleme şurası tarafından belirlenecek mansiyon mükafatları verilecek. Bu kapsamda heyet üyeleri ile müsabakayı konuştuk.
Arzunuzun kelamlarını müziğe dökün
Yarışmanın heyet üyelerinden Yücel Arzen, 15 Temmuz’u aslında yeterli tanımlamak gerektiğini söylüyor. Arzen, “O gece bu millet ‘Bir daha kendimi bunu yaptırmayacağım’ dedi ve bağımsızlığını, hürriyetini tekrar o gün savundu. 15 Temmuz bir müdafaadır. Bizim için Çanakkale’den, Plevne Müdafaası’ndan, Medine Müdafaası’ndan, Sakarya’dan, İzmir’den, Eskişehir’den hiçbir farkı yok” diyor. 15 Temmuz’u bu farksızlığı gözeterek kavramamız gerektiğini söyleyen Arzen, “İnsanın yazgısı unutmaktır. Sanat ise bu yazgıyı bozmak ve bunun için çaba etme işidir. Sanatı kutsi kılan şey de budur. Şiiri, şarkıyı, ezberin aslında insan hayatı için gerekli oluşunun sebebi bu” diyor. “İnsan unutmamak, unutturmamak için müzikler söyler” diyen Arzen, hürriyet ve bağımsızlığın, bir insanın varlığının sebebi olduğunu lisana getiriyor. Herkesin yarışa katılacağını düşünmediğini söyleyen Arzen, bu durumu şöyle açıklıyor: “Nitekim Mehmet Âkif Ersoy, Nasrullah Camii’nde ‘Hürriyetiniz yoksa hayatınız yoktur’u boş yere söylememiştir. 15 Temmuz müziklerini, horonlarını, zeybeklerini fakat bu türlü beşerler lisana getirebilirler. Herkes hürriyet müziklerini ve 15 Temmuz müziğini yazamaz ve söyleyemez. Yalnızca hür sanatkarlar 15 Temmuz müzikleri söyleyebilirler. Zira 15 Temmuz, kendisinden hürriyeti alınmak istenen halkın uğraşıdır. Kendini hür ve bağımsız iradeye sahip sanatkarlar bu bahiste ağızlarını açacaklar.” “Hürseniz sesiniz vardır” diyen Arzen, “İşte sizden o sesi istiyoruz. Kendini hür hisseden, özgür hisseden arkadaşlardan. Bilhassa genç arkadaşlardan istiyoruz” tabirlerini kullanarak şunları ekliyor: “Bu isteğinizin kelamlarını müziğe dökün ve bize gönderin.Marş, türkü, müzik, senfoni, sonat, ne olursa olsun sizden nasıl bir ses çıkıyorsa onu bekliyoruz.”
Görevimiz yeni nesillere aktarmak
Yarışmanın bir öbür heyet üyesi olan Elif Buse Doğan ise, birçok bestekarın bestelerini kendilerine ulaştıracağını varsayım ettiklerini tabir ediyor. 15 Temmuz’un vatan, millet ve bayrağın ne demek olduğunu yine anlatan bir kahramanlık destanı olduğunu lisana getiren Doğan, “15 Temmuz gecesi bütün halkımız savaş uçaklarından tanklardan ve silahlardan hiç korkmamış, kendi canını ortaya koymak ve vatanına sahip çıkmak için sokaklara dökülmüştür. Artık bize düşen misyon ise 15 Temmuz’da şehitlerimizden aldığımız bu emanete sahip çıkmak, çok çalışmak ve bu çabayı unutmamak ve unutturmaktır” diyor. Doğan, “Biliyorsunuz ki Türk tarihi açısından büyük ehemmiyet taşıyan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin türküsü, bir mektuptan esinlenerek yazılmıştır. Günümüzde hâlâ ‘Çanakkale İçinde’yi dinlediğinde duygulanmayan bir Türk yoktur’ diye düşünüyorum” diyor. Ortak acılarımızın unutulmaması için müziğin birleştirici gücünü kullanmak gerektiğini tabir eden Doğan, “Buradan takviye almak, yeni jenerasyonlara aktarmak en kıymetli noktalardan bir tanesi” diyor. Yarış hedefinin bu ortak acıyı unutturmamak olduğunu lisana getiren Doğan, ülkemize yeni eserler kazandırmak ve bestecilerimize yeni eserler teşvik etmek gayesiyle olduğunu söylüyor. “Kalemine, hissine güvenen herkesin yarışa iştiraklerini bekliyoruz” tabirlerini de kullanıyor.
En hoş eserler o gece için yazılmalı
Yarışmanın heyet üyelerinden Mustafa Şen, Çanakkale’yi, Sakarya’yı, Büyük Taarruz’u, İzmir’i unutmadıkları üzere 15 Temmuz’u da unutmayacaklarını, unutturmayacaklarını lisana getiriyor. Şen, “Bunun en hoş yollarından birisi müzik. Lakin müziğe bir bütünün modülü olarak bakmak lazım. En hoş yapıtların geleceğini, içlerinden de seçmekte zorluk çekerek birisine birincilik, birisine ikincilik, birisine üçüncülük vereceğimizi tekrar zorlanarak mansiyon mükafatlarına layık eserler çıkaracağımızı düşünüyorum” diyor. Şen, en hoş yapıtların 15 Temmuz’a yazılması gerektiğini vurguluyor ve en hoş romanların da 15 Temmuz’a yazılması gerektiğinin altını çiziyor. Şen, “Başka belediyelerimizle yahut bir öteki kurumlarımızla bir roman müsabakası, kıssa müsabakası, sinema sineması, televizyon sineması, kısa sinema yahut dizi sinema yarışları ya da çalışmaları yapılması gerekiyor. Birebir biçimde en hoş şiirin de 15 Temmuz’a yazılması gerekiyor. En hoş tiyatro oyunlarının 15 Temmuz üzerine yazılması ve oynanması, sahnelenmesi gerekiyor” diyor ve ekliyor: “Kültür-sanat ve edebiyat alanının tamamında eserler, eserler ortaya koymak gerekiyor. Bir müzik yapıtıyla bırakmamak gerekiyor.”
